Geçtiğimiz çarşamba kuzuyu öğlen uykusuna tam yatırmıştımki sabah oynadığımız fındık kırma oyunu aklına gelip fırladı yatağından. Doğru mutfağa koştu ve fındıklarla kıracağı istedi. Uyku saati geçiyordu ve gözlerinden uyku akıyordu. Taviz vermek istemedim. Fındık oyununu uyandıktan sonra oynayabilirsin şimdi uyku zamanı diye ısrar ettim. Tabiki sözlerimi sakince kabul etmedi ve mızıldanmaya başladı. Fındıkları alamıyacağını anlayınca bu sefer hamur yapmak için un istedi. Yine aynı sözlerle unla oynayamayacağını söyledim. Bu sefer itirazları çığlık ve ağlamalara dönüşmeye başladı. Bir önceki gece okuduğumuz Cemile Uyumak istemiyor kitabı geldi aklıma işe yarayacağını ummasamda baldanadama kitabı hatırlattım. Orada Cemilenin yataktan kaçıp uyumayınca başına gelenleri ve Cemilenin annesinin ona söylediklerini söyledim. Sustu ve dinledi. İşe yaradığını anladığım an kucağıma alıp yatağına koydum ve zaten uyku gözünden aktığı için 2 dakika içinde uyumuştu bile.
Kitap okumanın ne kadar önemli ve faydalı olduğunun zaten farkındaydım ama ektiklerimi bu kadr cabuk biçebileceğimi tahmin etmmemiştim. Yaşasın kitaplar...