29 Ocak 2009 Perşembe

Doğum Hikayemiz



Merhabalar, baldanadamımın bloguna başlarken en uygun açılışın doğum hikayemiz olacagına karar verdim. İşte size mutlu, telaşlı, endişeli anların tarifi...

" Yanı başımda mışıl mışıl uyuyan oğluma bakıyorum ve “Bu minik mucize benim mi? Ben annemi oldum?” diyorum kendi kendime. Varlığını öğrendiğim o andan bugüne kadar aylar geçti ama hala bir rüyada gibiyim. Bitmesini hiç istemediğim bir rüya...

Onun gelişini beklerken çok sabırsızlanıyordum. Günümün dolmasına çok az bir zaman kalmasına rağmen hala doğum belirtileri gerçekleşmiyordu. Doktorum “son günden sonra bir hafta daha bekleyebiliriz küçük bey yine teşrif etmek istemezse sezaryenle alacağız mecburen” demişti. İçime bir kor düştü sanki ben hep normal doğumla doğurmayı istedim, hamileliğim süresince hep bunun için dua ettim. İkimiz içinde böylesinin daha sağlıklı ve doğal olacağına inanıyordum çünkü. Son hafta yürüyüşlerimi hızlandırdım. Normal doğum için elimden geleni yapacaktım.
O gece arada vuran hafif sancılarla girdim yatağa. Sabah yine erkenden kalmıştım her zamanki gibi ama bu sefer farklıydı biraz, nişan gelmişti çünkü. Eşimi uyandırdım, ikimizde oldukça heyecanlandık. Sancı aralarını ölçmeye başladık 10 dakikada bir hafif sancılar vuruyordu. Annemleri aradım yakında oturuyorlar zaten koşa koşa geldiler. Sancılar 7 dakikada bir vurmaya başlayınca doktorumuzu aradık, hemen gelmemizi söyledi hastaneye gittiğimizde 5,5 cm açılma olmuştu, normal doğuma engel bir durumda gözükmüyordu, çok sevinmiştim.
Saatler geçipte gerçek sancıyla tanıştığımda bu işin o kadar kolay olmadığını anladım. Çektiğim acı yüzüme nasıl vuruyordu bilmem ama annemle eşimin gözlerinin dolduğunu görüyordum, babamla abim yanımda bile duramıyorlardı acı çekerken görmeye dayanamadıkları için.
Sonunda beni doğumhaneye aldılar, artık sancılar dayanılmaz bir hale gelmişti. Doktorun talimatlarına uyarak son gayretimle itiyordum üçüncü sancıdan sonra büyük bir rahatlama hissettim bebeğim doğmuştu ama onu gördüğümde çok korktum mosmordu hemen çocuk doktoruna verdiler solunum yolu aspire edildi. Sürekli bebeğim iyimi diye soruyordum, iyi diyorlardı ama normal olmayan bir şeyler vardı biliyordum. Sarıp götürdüler yanımdan bir öpücük kondurabildim yanağına sadece.
Odama alındığımda bebeğimi sordum hemen eşime, solunum sıkıntısı yaşadığı için kuvöze konulmuş. Kordon dolanmış bebeğimin boynuna. Hemen emziremeyeceğimi anladığımda gözyaşların sicim gibi boşalmaya başladı. Çoğu bebekte olan bir şey diye teselli ediyorlardı beni. Yanına gittim, rengi normale dönmüştü orada tek başına yatarken görünce sanki onu terk etmişim gibi bir suçluluk duygusu kapladı içimi, bana ihtiyacı vardı ama onu kollarımla saramıyordum. “Oğlum bak buradayım, yanındayım” diyordum ama sesim soğuk bir cam parçasının ardından oğluma ulaşmıyordu.

Sabaha doğru solunumunun biraz düzeldiğini emzirebileceğimi söylediler. Sevinçle yanına gittik eşimle. Onu kollarıma aldığım o ilk an unutulmazdı benim için, büyük bir iştahla göğsüme saldırmıştı ama maalesef emecek bir şey yoktu. Kendimi yetersiz ve çaresiz hissetmiştim. Dakikalarca sağmamıza rağmen sadece bir damla süt gelmişti. Korktuğum başıma gelmişti, bebeğime mama veriyorlardı. Ya alışırsa mamaya, ya emmek istemezse, sonra ya sütüm hiç gelmezse...
Kafamdaki düşünceleri dağıtmam ve sakin olmam gerektiğini biliyordum ama gel de söz geçir yüreğine. Dinlenmem gerekiyordu ama bir türlü uyuyamıyordum. Sabah bebeğimizi alıp çıkacağımızı düşünmek biraz olsun beni rahatlatıyordu ama sabah bebeğimiz sarılık değerlerinin yüksek olduğunu ve fototerapiye alınması gerektiğini söylediler. Bu sefer çok ağlamıştım artık kızıyorlardı bana. Biliyorum beterin beteri vardı ama onu öyle yalnız bir makinenin içinde düşündükçe çok kötü oluyordum...
Bana korkunç gelen o iki günün sonunda evimize geldik sütümde yavaş yavaş gelmeye başladı. Bir daha hiç mama vermedim oğluma. Artık birbirimize alışmaya başlamıştık. İlk zamanlardaki gaz problemini eşimin ve annemin desteğiyle fazla bunalmadan geçirdim. Şimdi oğlum 2,5 aylık gelişimi çok güzel maşallah. Artık bebek bakmanın keyifli dönemindeyim sanırım gülücükleri, hareketleri, çıkardığı tatlı sesler. Ağlarken bile o kadar tatlı ki onu sevmeye doyamıyorum.
Hikayem burada bitmiyor maalesef. Maalesef diyorum çünkü en tatsız tarafı burası. Doğum sırasında bebeğimin omuzu da kırılmış ama bunu ben 20 gün sonra öğrendim. Çok üzüleceğimi anladıklarından söylememişler. Aslında hiç söylemeyeceklermiş ama 20. gününde bebeğimin boynunda bir sertlik hissettik, başını da o tarafa döndürmediğini fark ediyorduk zaten. Eşim belki omzunun kırılmış olmasıyla ilgisi vardır diye ancak o gün bana söyledi. Böyle hıçkırarak ağladığım başka bir günü hatırlamıyorum sanırım. Yanlış kaynama olduğunu, kırılıp yeniden kaynatacaklarını falan düşünmüştüm. Neyse ki böyle bir durum değilmiş, boynunda bir kas zedelenmesi var, sebebi bilinmiyormuş ama muhtemelen zor doğumdan kaynaklanıyor dedi doktoru. Kas sertleşmiş ve açılması için de hareket yaptırılması gerekiyor. Hareketleri yaptırırken ağlıyor. Onu öyle ağlarken görünce keşke normal doğum yapmasaydım diye içimden geçirmiyor değilim ama böyle olacağını bilemezdim, her şeyde bir hayır vardır diyorum.

Ben yazımı bitirirken minik mucizem hala yanı başımda mışıl mışıl uyuyor. Ben yine kendime “Bu güzel bebek benim mi? Ben annemi oldum” diye soruyorum ve bana anne diyeceği günleri sabırsızlıkla bekliyorum... "

3 yorum:

meldi dedi ki...

Artık anne diyor :)

Özden dedi ki...

Merhaba, tamamen tesadüfen blogunla tanıştım...Ve birkaç yazıdan sonra "Doğum hikayemiz"i okudum. Çok samimi, içten ve gerçekten aslında minik oğluna yazdığın bir yazı olmuş. Anladığım kadarıyla şimdi herşey yolunda, yakışıklı oğlunu öperim.

Bayrampaşa Klima Servisi dedi ki...

Bebeğiniz hayırlı olsun:)

İstanbul Bayrampaşa klima servisi gereken durumlarda bizi arayabilirsiniz. Klima tamir montaj ve bakımları için her konuda yardımcı olabiliriz.

Yorum Gönder

free html visitor counters
Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Baldanadam