30 Ocak 2009 Cuma

Persentil Hesaplama






Her kontrolde merak ederiz boyu kaç? kilosu ne? Yaşıtlarının gerisinde mi yoksa...
İşte meraklı annelere persentil hesaplama linki
http://www.ailehekimince.com/percentilhesaplama0-3yas.htm

Sana Bakmak



"Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
Bütün rastlantıları reddedip
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak
Allah’a inanmaktır"

Bu şiiri ilk dinlediğimde seni düşündüm, her dinlediğimde seni düşüneceğim...

29 Ocak 2009 Perşembe

Torticollis


Doğum sonrası boynumuzda oluşan sertlik bebeklerde tam sebebi bilinmeyen ama zor doğuma bağlı olduğu düşünülen torticollismiş. İngilizce bilenler www.torticolliskids.org sayfasını inceleyebilirler. İşte size konu hakkında ayrintilar.

"Bebek doğduğu andan itibaren normalde başını iki tarafa döndürebilir. Boynun iki tarafında sternocleidomastoid ( SCM ) adlı bir kas bu harekete yardımcı olur. Bu kasın herhangi bir nedenle uzaması yada kısalması sonucu kasta kansızlık meydana gelir. Bu nedenle kasta kontraktür (sertlik ) oluşur. Kasın içinde bu sertlik genelde 8. günden itibaren oluşur. Bebek başını tek tarafa dönük tutmaya başlar. Zedelenmiş taraftaki adeleye doğru başını çevirir,yüzü karşı tarafa doğru bakar.

Bu şekilde başını yan tutmaya başlayan bebeklerde hemen Vojta tedavisine, eğer vojta yapan uzman yoksa, klasik egzersiz ve pozisyonlamaya başlanması gerekmektedir. Çocuğun karyolasını, yüzü, döndüremediği tarafa doğru döndürecek şekilde ayarlanmalıdır.Yine, kulakla omuz aralığı dar olan tarafa yan yatırıldığında ince bir yastıkla yatırılmalı, diğer tarafa yatarken ise yastıksız yatırmalıdır.

Çocuk fizyoterapistinin göstereceği şekilde germe ve kuvvetlendirme egzersizleri uygulanır.

Zamanında egzersiz programı uygulanmazsa şu problemeler görülülür : Sol SCM kası zedelenmişse,

1.Baş kısalmış tarafa yani sola yan yatar,kulak omuza doğru döner, omurga zıt yana doğru bir konveksite yapar.Yüz sağa döner.

2.Çocuk başını tam çeviremediğinden sırt üstü yatışı tercih eder. Buna bağlı olarak başın basınç gören tarafı ve yüz üstü yatış pozisyonda basınç gören alın kısmı yassılaşır. Başta asimetri gelişir.

3.Başın zoraki duruş nedeniyle, el-el koordinasyonu, el ağız koordinasyonu sadece yüzün baktığı tarafta yani sağda gelişir. Çocuk sırt üstü yatış pozisyonunda ağırlık noktası sağa doğrudur. Yüzüstündeyse ağırlık noktası başın eğik olduğu tarafa doğrudur, çünkü sol dirseğin dayanak noktası bloke olmuştur.

4.Sol kulak omuz mesafesi kısalır .Boyun omurlarında eğrilik oluşur.
5.Kalça eğriliklerine neden olur.

6.Baş arkasındaki kol ve bacağın gelişmemesine ve incelmesine neden olur.

7.Yüzde asimetri gelişir.

Gebelik.org "

Doğum Hikayemiz



Merhabalar, baldanadamımın bloguna başlarken en uygun açılışın doğum hikayemiz olacagına karar verdim. İşte size mutlu, telaşlı, endişeli anların tarifi...

" Yanı başımda mışıl mışıl uyuyan oğluma bakıyorum ve “Bu minik mucize benim mi? Ben annemi oldum?” diyorum kendi kendime. Varlığını öğrendiğim o andan bugüne kadar aylar geçti ama hala bir rüyada gibiyim. Bitmesini hiç istemediğim bir rüya...

Onun gelişini beklerken çok sabırsızlanıyordum. Günümün dolmasına çok az bir zaman kalmasına rağmen hala doğum belirtileri gerçekleşmiyordu. Doktorum “son günden sonra bir hafta daha bekleyebiliriz küçük bey yine teşrif etmek istemezse sezaryenle alacağız mecburen” demişti. İçime bir kor düştü sanki ben hep normal doğumla doğurmayı istedim, hamileliğim süresince hep bunun için dua ettim. İkimiz içinde böylesinin daha sağlıklı ve doğal olacağına inanıyordum çünkü. Son hafta yürüyüşlerimi hızlandırdım. Normal doğum için elimden geleni yapacaktım.
O gece arada vuran hafif sancılarla girdim yatağa. Sabah yine erkenden kalmıştım her zamanki gibi ama bu sefer farklıydı biraz, nişan gelmişti çünkü. Eşimi uyandırdım, ikimizde oldukça heyecanlandık. Sancı aralarını ölçmeye başladık 10 dakikada bir hafif sancılar vuruyordu. Annemleri aradım yakında oturuyorlar zaten koşa koşa geldiler. Sancılar 7 dakikada bir vurmaya başlayınca doktorumuzu aradık, hemen gelmemizi söyledi hastaneye gittiğimizde 5,5 cm açılma olmuştu, normal doğuma engel bir durumda gözükmüyordu, çok sevinmiştim.
Saatler geçipte gerçek sancıyla tanıştığımda bu işin o kadar kolay olmadığını anladım. Çektiğim acı yüzüme nasıl vuruyordu bilmem ama annemle eşimin gözlerinin dolduğunu görüyordum, babamla abim yanımda bile duramıyorlardı acı çekerken görmeye dayanamadıkları için.
Sonunda beni doğumhaneye aldılar, artık sancılar dayanılmaz bir hale gelmişti. Doktorun talimatlarına uyarak son gayretimle itiyordum üçüncü sancıdan sonra büyük bir rahatlama hissettim bebeğim doğmuştu ama onu gördüğümde çok korktum mosmordu hemen çocuk doktoruna verdiler solunum yolu aspire edildi. Sürekli bebeğim iyimi diye soruyordum, iyi diyorlardı ama normal olmayan bir şeyler vardı biliyordum. Sarıp götürdüler yanımdan bir öpücük kondurabildim yanağına sadece.
Odama alındığımda bebeğimi sordum hemen eşime, solunum sıkıntısı yaşadığı için kuvöze konulmuş. Kordon dolanmış bebeğimin boynuna. Hemen emziremeyeceğimi anladığımda gözyaşların sicim gibi boşalmaya başladı. Çoğu bebekte olan bir şey diye teselli ediyorlardı beni. Yanına gittim, rengi normale dönmüştü orada tek başına yatarken görünce sanki onu terk etmişim gibi bir suçluluk duygusu kapladı içimi, bana ihtiyacı vardı ama onu kollarımla saramıyordum. “Oğlum bak buradayım, yanındayım” diyordum ama sesim soğuk bir cam parçasının ardından oğluma ulaşmıyordu.

Sabaha doğru solunumunun biraz düzeldiğini emzirebileceğimi söylediler. Sevinçle yanına gittik eşimle. Onu kollarıma aldığım o ilk an unutulmazdı benim için, büyük bir iştahla göğsüme saldırmıştı ama maalesef emecek bir şey yoktu. Kendimi yetersiz ve çaresiz hissetmiştim. Dakikalarca sağmamıza rağmen sadece bir damla süt gelmişti. Korktuğum başıma gelmişti, bebeğime mama veriyorlardı. Ya alışırsa mamaya, ya emmek istemezse, sonra ya sütüm hiç gelmezse...
Kafamdaki düşünceleri dağıtmam ve sakin olmam gerektiğini biliyordum ama gel de söz geçir yüreğine. Dinlenmem gerekiyordu ama bir türlü uyuyamıyordum. Sabah bebeğimizi alıp çıkacağımızı düşünmek biraz olsun beni rahatlatıyordu ama sabah bebeğimiz sarılık değerlerinin yüksek olduğunu ve fototerapiye alınması gerektiğini söylediler. Bu sefer çok ağlamıştım artık kızıyorlardı bana. Biliyorum beterin beteri vardı ama onu öyle yalnız bir makinenin içinde düşündükçe çok kötü oluyordum...
Bana korkunç gelen o iki günün sonunda evimize geldik sütümde yavaş yavaş gelmeye başladı. Bir daha hiç mama vermedim oğluma. Artık birbirimize alışmaya başlamıştık. İlk zamanlardaki gaz problemini eşimin ve annemin desteğiyle fazla bunalmadan geçirdim. Şimdi oğlum 2,5 aylık gelişimi çok güzel maşallah. Artık bebek bakmanın keyifli dönemindeyim sanırım gülücükleri, hareketleri, çıkardığı tatlı sesler. Ağlarken bile o kadar tatlı ki onu sevmeye doyamıyorum.
Hikayem burada bitmiyor maalesef. Maalesef diyorum çünkü en tatsız tarafı burası. Doğum sırasında bebeğimin omuzu da kırılmış ama bunu ben 20 gün sonra öğrendim. Çok üzüleceğimi anladıklarından söylememişler. Aslında hiç söylemeyeceklermiş ama 20. gününde bebeğimin boynunda bir sertlik hissettik, başını da o tarafa döndürmediğini fark ediyorduk zaten. Eşim belki omzunun kırılmış olmasıyla ilgisi vardır diye ancak o gün bana söyledi. Böyle hıçkırarak ağladığım başka bir günü hatırlamıyorum sanırım. Yanlış kaynama olduğunu, kırılıp yeniden kaynatacaklarını falan düşünmüştüm. Neyse ki böyle bir durum değilmiş, boynunda bir kas zedelenmesi var, sebebi bilinmiyormuş ama muhtemelen zor doğumdan kaynaklanıyor dedi doktoru. Kas sertleşmiş ve açılması için de hareket yaptırılması gerekiyor. Hareketleri yaptırırken ağlıyor. Onu öyle ağlarken görünce keşke normal doğum yapmasaydım diye içimden geçirmiyor değilim ama böyle olacağını bilemezdim, her şeyde bir hayır vardır diyorum.

Ben yazımı bitirirken minik mucizem hala yanı başımda mışıl mışıl uyuyor. Ben yine kendime “Bu güzel bebek benim mi? Ben annemi oldum” diye soruyorum ve bana anne diyeceği günleri sabırsızlıkla bekliyorum... "
free html visitor counters
Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Baldanadam