Dört günlük tatilin ardından işte son dört günümü geçirmek üzere yine ofisteyim. Ofiste her şey ne kadar sakinse evde de bir o kadar kaos ortamı hakim. Bu haftasonu taşınmayı planlıyoruz. Herşeyi bir elden geçirmek gerekiyor. Ömerle artık malzemelerden şunu bunu yapıcaz diye bir sürü ıvır zıvırı atmamış saklamışım. Omer hiç bir şeyininden ayrılmak istemediğinden ondan gizli gereksiz şeyleri gonderiyorum. Kullanılmayan ilaçlar, bir daha kullanmayacağımız dergiler, eski ajandalar, eskimiş kıyafetler derken evden kocaman çöp poşetleri çıkıyor. Hafiflemiş hissediyorum doğrusu. Omerin bebekliğinden beri yaptığı bazı "sanat eserleri" nide tekrar elden geçirmek durumunda kaldım. Minicik ellerinin izleri, ilk pompozisyonlu resmi, ilk baskı çalışmaları, kesme yapıştırmaları, hepsine tarih atmışım yada o zamanki ayını yazmışım. Tekrar elime aldığımada bir garip oldum hele o minicik el izi ne kadar büyümüş benim baldanadamım dedirtti bana yine. Şimdilik bir poşete doldurdum. Eve taşınınca özenle dosyalayıp kaldırıcam inşallah.
Cumartesi doktor kontrolüm vardı. Minnokbalın cinsiyetini öğreniriz artık hevesiyle gittiğimiz doktor kontrolunden eli boş döndük. Minnokbal kordonunu bacaklarının arasına sıkıştırmış poposunu dönmüş yatıyordu. Doktor teyzesinin uğraşları fayda vermedi. Pozisyonunu değiştirmedi. En aznından sağlığının yerinde, gelişiminin normal olduğunu öğrendik çok şükür. Artık cinsiyet tahmini için heyecanlı bekleyişimizi bir dahaki kontorle kadar sürdürücez. Gerçi rüyama bakarsak mavi gözlü kızıl-kahve saçlı bir minik kızımız olacak nasipse :))
Baldanadamda da gelişmeler var bu ara. Havaların düzelmesi ve park sezonumuzun açılmasıyla birlikte hergün bol bol partkta oynamasını sağlıyoruz. En çok kova ve küreği ile kumla yada toprakla oynamayı seviyor. İlk başta oyuncaklarını paylaşmak istemesede biraz benim desteğimle artık başka çocuklarla birlikte oyun oynamaya başladı. Öyleki saatler geçsede dönüp bana bakmıyor. Bende yakınındaki bir banktan aralarındaki konuşmalara gülerek onları seyrediyorum. Bu günleri görebileceğim aklımın ucundan geçmezdi. Kuzucum hep yetişkinlerle ilişki kurmaya çalışır çoçuklara helede kendinden küçüklere asla ilgi göstermezdi. Şimdide gerçi çok cana yakın olduğu söylenemez ama en azından yanına gelen daha önceden tanımadığı bir çoçukla oyun kurup vakit geçirebiliyor. Herşeyin bir zamanı varmış demekki.
Birde kafasına koyduğu şeyin peşini bırakmıyor. Elindeki kum koyma ekipmanını(pet şişe) alan kendinden büyük çocuğu parkın içinde pet şişesini geri alana kadar kovaladı. Ben başka bir pet şişe bulup eline uzattım ama o kendi şişesini alana kadar vazgeçmedi. İki çocuk itişmeye başladıklarında ne yapacağımı bilemiyorum doğrusu. Yine başka büyük bir çocuk(okul çağında) Ömer kovasıyla oynatmıyor diye Ömerin kovasına tekme atıp etrafa savurdu o ana kadar müdahale etmemiştim ama o anda dayanamadım coçuğu uzaklaştırdım. Çocuklar sosyalleşmeye başlayınca çıkan problemler daha başka oluyormuş doğrusu. Şimdilik Ömeri büyük çoçuklardan gözetme kararı aldım. Kendi yaş gurubu ile olan itişmelerine karışmıyorum.
Şimdilik bizden haberler böyle. Biz taşıancağımız, ömerde kumbarasının açılıp kitap ve oyuncaklarına kavuşacağı günü bekliyor.Herkese sevgiler...